VEREIN

Dernek

DERSİMLİLERE VE DOSTLARA MÜJDE!

Bizler, Ekonomik ve Siyasal sistemde yaşamış ve yaşanan olayların neticesinde, kimimiz işçi, mülteci, kimimiz ise değişik Sosyal çevrelere mensup ve yurtdışında yaşamak zorunda kalmış Dersimliler olarak; Hem bulunduğumuz Rhein-Main bölgesindeki Dersimliler arası Kültürel, Sosyal ve Ekonomik faaliyetlerini geliştirmek, derinleştirmek ve onu belli bir örgütsel birliğe kavuşturmak, hemde bağrından kopup geldiğimiz Dersim yöremizin doğa, insan ve toplum hayatında meydana gelen olayları, gelişmeleri ve sorunlarını yakından takip etmek, Avrupa kamuoyuna taşımak, bu konularda ortak bir irade, ortak bir çözüm ve ortak bir duruşu sağlamak adına Mainz ve Çevresi Dersim Kültür Derneğini kurmuş bulunuyoruz.

Nasıl ki doğada her ağacın kendine özgü rengi, kokusu ve ahengi varsa, biz Dersimlilerinde kendine özgü dili, Tarihi, kültürü ve inançları vardır. Özgün yada farklı olmayı bir olumsuzluk değil, tersine doğanın ve toplumların bizlere sunduğu bir zenginlik olarak algılıyoruz.

Unutmamak gerekiyorki, bugün sahibi olduğumuz değerlerimizin pek çoğunu öncelikle doğaya ve bizden önceki toplumların sosyal siyasal ekonomik tarihsel süreçlerine borçluyuz.

Geleneklerimize, inanclarımıza, tarih, doğa ve kültür miraslarımıza sahip çıkmak, korumak ve yaşatmak öncelikle tarih ve toplumumuza karşı olan sorumluluk ve vefa borcumuzdur.

Hepimiz biliyoruz ki , Dersim bir çok kavime, medeniyete ve inanca beşiklik yapmış bir kaledir. Burayı mekan seçti Baba Düzgün, Xızır ve Munzur. Buradan yükselttiler yetmişiki millete bir nazarla bakanların türküsünü. Buralarda pekişti ikrar-ı iman, kirvelik, musaiplik ve dostluk. Burada yazıldı, zulme karşı direnişin destanı ve yine buralarda sürüyor, sürecek özgürlük arayışları.

İşte bizler bu kültürel mirastan yola çıkmak istiyoruz. Yeni binyıl bize yeni olanaklar ve yeni fırsatlar sunuyor. Bizler, Dersimin geleceğini kurma macerasında hem tarihimizden dersler çıkartmalı hem de bu olanak ve fırsatları iyi değerlendirmeliyiz. Bilim, bilgi ve iletişim çağında, Dersimin sorunlarını ve cevaplarını doğru okumalı, insanlarımızın yıllarca kaybolmayan duyarlılıklarına doğru önermeler sunmalı, özellikle gençlerimizi öne çıkarıp onların bilgi ve yeteneklerini paylaşmalıyız.
Dersim‘in yaşatılması bilinci ve sorumluluğu ile yapıcı, dönüştürücü ve örgütleyici bir yaklaşıma sahip olmak amacındayız. Ancak o zaman, tarihten aldığımız mirasa layık olarak, yaşadığımız yurtdışında bir Dersim dayanışması yaratabilir ve kurumsal bir yapıya sahip olabiliriz.

Biz istiyoruzki, Munzurumuza kimse dokunmasın, Alabalıklarımız, Geyiklerimiz Milli Parkımızda özgürce yaşasın, insanlarımız kutsal mekanlarını korkusuzca ziyaret edebilsin. Adet, töre ve inançlar kendi özgünlüğünde yaşanmalı, yaşatılmalıdır. Tüm bunların yanısıra yapımı devam eden ve yapılması düşünülen barajlar ve son olarak gündeme yeni giren siyanürle altın arama çalışmaları toplum ve doğamızın dokusunu tahrip edecek önemli bir tehlike arz etmektedir.

Buna karşı ivedilikle bir çalışma başlatmayı bir zorunluk olarak görüyoruz. Yapılan barajlar Munzurun gölleşmesine, Siyanürle hayatımızın zehirlenmesine karşı herkesin söyleyeceği bir lafı herkesin alacağı bir görevi olduğunu düşünüyoruz. Herkesimi bu durum karşısında sorumlu davranmaya davet ediyoruz.
Derneğimiz geçmiş dernek çalısmalarındaki deneyimlerinden de yararlanarak, benzerleriyle birleşmeyi, proje bazında çalışmayı esas alır. Azınlık haklarını gözetmek koşuluyla Almanya çoğunluk toplumuna uyum ve entegrasyonu teşvik eder.

Buradan Hareketle uzun vadede aşağıdaki calışma komisyonlarının kurulması düşünülmektedir.

› Eğitim ve sosyal dayanışma Komisyonu
› Gençlik Komisyonu
› Siyasi parti ve sivil toplum örgütleriyle ilişki Komisyonu
› Kültürel ve tarihsel değerleri araştırma Komisyonu
› Ekonomi Komisyonu
› Doğa ve Turizm Komisyonu

Eğitim ve Sosyal Dayanışma Komisyonu

Dersim kökenli insanlar arasındaki ilişkileri düzenli ve sürekli hale getirmek. Ailelerin sorunlarının çözümü için yol göstermek, hukuksal ve sosyal kurumlar nezdinde yardımcı olmak. Anadilimizi öğrenmek icin kurslar açmak. Almanya‘da topluma uyum için eğitim seminerleri düzenlemek. Çocukların ve gençlerin eğitimine yardımcı olmak, onlar için kurslar düzenlemek. Dersim‘e özgü kültürel çalışmalar yapmak, kültürel değerlerimizi yeni yetişen kuşaklara aktarmak ve çağdaş dünya kültürleri içinde yer almasını sağlamak. Ayrıca acılı ailelerimizle dayanışma için bir Cenaze Fonu oluşturmak.

Gençlik Komisyonu

Çocuklarımız ve gençlerimiz bizi yarına taşıyan nesiller olarak en büyük varlıklarımızdır. Günümüzde üretmeden tüketen, kişisel hırs, şan şöhret peşinde koşan toplumun değer yargılarından uzak, kuşaklar arası çatışmaların da etkisiyle çeteleşme, mafyalaşma eğilimlerinin ağır bastığı bu ortamda gençliğimizin dernek bünyesinde bir araya gelerek kendi öz kültürlerini tanıyıp, olumlu olan yanlarını yaşadıkları toplumun olumlu değerleriyle kaynaştırarak alternativ, ilerici, üretken bir yaşam tarzını inşaa etmelerini teşvik etmeyi amaçlamaktadır.

Siyasi Parti ve Sivil Toplum Örgütleriyle ilişki Komisyonu

Yaşadığımız ülkedeki çoğunluk toplumu’na ait politik parti ve sivil toplum örgütleriyle ilişkileri geliştirmek. Politik ve toplumsal sisteme aktif katılım için politik partiler içinde çalışmak. Bizleri de direkt ilgilendiren yerel sorunlara çözümler üretmek. Özellikle genç ve yetenekli insanlarımızın politik partiler ve sivil tolum örgütleri içinde yer almaları için onları teşvik etmek ve desteklemeye yönelik çalışma yapmak ve projeler üretmek. Tunceli Belediyesi ve Mainz Belediyesi Kardeş Şehir Projesine destek vererek hızlandırmak.

Kültürel ve Tarihsel Değerleri Araştırma Komisyonu

Dersimin tarihi eserleri, inanç yerleri, dili, folkloru, müziği ve diğer kültürel değerlerini araştırmak ve sahiplenmek. Bu konuya duyarlı tüm kuruluşlara dosyalar hazırlayarak, yürütülen kültür katliamı ve erozyonuna karşı kamuoyu yaratmak ve bir arşiv çalışması başlatmak. Dersim’deki sivil toplum örgütleri ile ilişki kurup, çeşitli projeler bazında bilgi alışverişinde bulunup işbirliği yapmak. Dersim’de kurulması düşünülen ve calışmaları başlama aşamasında olan Üniversiteye, çevremizde destek yaratıcı projeler üretmek ve Dersim Müzesi projesini olabilir kılmak için çalışmak. Müze yeri olarak „Kışla“ nın seçilmesini sağlamak.

Ekonomi Komisyonu

Dersim ekonomisine katkı sağlamak amacıyla yurtdışındaki ve Dersimdeki girişimciler arasında ticari işbirliği kurulmasına önayak olmak, ortak ekonomik projeler üretmek, işadamlarımız arasında dayanışma kültürünü geliştirmek. Dersim ekonomisinin ihtiyaçlarını ortaya çıkarmak, üretimi ve verimliliği arttırmak için uzman insanların katılımıyla yerinde araştırmalar yapmak ve ekonomi seminerleri düzenlemek. Türkiye’den Dersimli girişimcilerin de katılımının sağlanacağı, Yurtdışı Dersimli işadamları Kurultayı düzenlemek amacıyla proje üretmek.

Doğa ve Turizm Komisyonu

Dersimin doğası, bitki ve hayvan türleri üzerine yapılan araştırmaları derlemek ve yeni araştırmalar için uzman insanlarla ilişkiye geçmek. Elde edilen bilgileri Çevreci derneklere iletmek, yaratılan doğa katliamlarına karşı harekete geçmelerini sağlamak. Munzur vadisinde yapılacak barajlarla doğal çevrenin yokolmasına karşı mücadele eden kurum ve derneklerle dayanışma içinda olmak, konuyu Avrupa kamuoyu, çevreci dernek ve partilerin gündemine getirerek barajların yapımına engel olmaya çalışmak. Konuyla ilgili yeni projeler üretmek ve yurtdışındaki insanları da harekete geçirecek eylem planları çıkartmak.
Dersimde turizmi geliştirecek altyapının hazırlanması için mali projeler üzerinde çalışmak, yerli ve yabancı turist çekmek için Dersimde turizm olanaklarını tanıtıcı yazılı ve sözlü girişimlerde bulunmak. Özellikle yurtdışından Dersime Turistik turlar düzenlemek için araştırmalar yapmak.

Derneğimiz kuruluş amacına bağlı olarak önüne bir acil eylem planı koymuş bulunmaktadır. Buna göre
1- Munzur Vadisini tanıtan bir afiş ve buroşür yayınlanması ayrıca web sayfası desteği
2- Ren Nehri ve Munzur Nehri Kardeşlik Festivali
3- Baraj ihalesini alan Avusturya Firmasını Protesto amacı ile bina önüne Siyah çelenk konulması eylemi

Derneğimizin önüne koyduğu uzun vadedeki hedeflerinde biri de Almanya Dersim’liler Federasyonu ile Avrupa Dersimli’ler Konfederasyonu kurmayı bir gerçek haline getirmek ve böylelikle tüm Dersimli’leri tek bir çatı altında birleştirmeye çalışmaktır.

Sevgili Dersimli’ler, Aydın ve Sanatçı dostlara,

Ata yadigarı topraklarımızın, insanımızın, nehirlerimizin, çiçek ve böceklerimizin yokolmaması için başlattığımız çalışmamızda sizlerin katkısı esas gücümüzü oluşturacaktır. Dernek bünyesindeki komisyonların yararlı ve üretken bir duruma kavuşması ancak sizlerin sunacağı katkılarla mümkündür. Hepinizin duyarlılığına inanıyor ve güveniyoruz.

Mainz ve Çevresi Dersim Kültür Derneği
e-mail: info@munzur-darda.com

YUKARI MEZOPOTAMYA UYGARLIĞININ SON HALKASI MUNZUR
Prof. Dr. İ. YILMAZER ve Jeol.Yük.Müh. Özgür YILMAZER YILMAZER

Eğitim ve Mühendislik Ltd. Öz: Kültürel varlıklar mı, yoksa enerji mi? ikilemi mühendisleri, çevrecileri ve plancıları hep karşı karşıya getirmiştir.

Birinin diğerine tercihi kolay değildir. Ancak, Toriçelli (basınçlı boru) sistemi, kültürel varlıklar korunarak da daha fazla enerji elde etme olanağı sağlamaktadır. Bu sistem, mühendisleri zor durumdan kurtarabilmektedir. Her iki taraf için de kazanç sağlayacak olan Toriçelli sistemi; kültürel varlıkları ve doğal anıtları büyük barajların kıyımlarından kurtaracaktır. Ülkenin sadece yılda bir saatlik elektriğini karşılayabilecek barajlarla 5000 yıllık kültürel ve 40 milyon yıllık doğal anıtlar sular altında bırakılmak üzeredir. Aynı kıyım Ilısu barajı ile Orta Mezopotamya Uygarlığının geri kalan tek tanığı Hasankeyf Medeniyetini ve ilgili doğal anıtları yok etmek üzere uluslararası oyun sürmektedir. Anadolunun yenilenebilir enerji gizilgücünün ülke gereksiniminin üç katıdır. Dolayısıyla, bu uluslararası servet mirasları (medeniyet ve doğal anıtları) korumak bilimsel bir zorunluluktur. Daha da önemlisi bir insanlık görevidir. Anahtar sözcükler: Munzur; Hasankeyf; Enerji; Medeniyet; Kıyım; Çevre 1. Giriş Enerji sistemi üç ana bileşenden oluşur. Bunlar; (a) üretim, (b) dağıtım ve (c) tüketimdir. Ankara-İstanbul arasını 1.5 saatte alacak ve Çukurovaya 2 saatte inecek olan demiryolu yapıldığında Munzur üzerinde planlanan enerjiden daha fazlası tasarruf edilebilecektir (Yılmazer, 2003). Ancak 1946 yılında Recep Peker hükümetinin emperyalistlerin sunduğu Hilts Raporunu imzalamasıyla bu kültürel ve doğal anıtlar ve ulusal servet ovalar yok edilmeye başlanmıştır. Daha sonra iktidara getirilenler ise devlette süreklilik esastır diyerek sömürünün boyutunu arttırmak için tüm emperyalist emirlere evet demiştir. (a) Üretim: Rüzgar, güneş-bor-kristal üçlüsü, biyokütle, biyogaz, deniz dalgası, Toriçelli sistemiyle çalışan mikrotürbün ve benzeri yenilenebilir enerji sistemleri, gelişmiş ülkelerde artan ivmeyle geliştirilirken Türkiyede kasıtlı olarak engellemeler konmuştur. (b) Dağıtım: Ulusal servet ovalar ve kültürel anıtlar akarsular boyunca oluşmuş ve kurulmuştur. Bunların başında Mezopotamya ve Urartu uygarlıklarına ve diğerlerine beşiklik eden Dicle Fırat havzası gelir. Fırat’ın ana kolu olan Munzur son kurban olarak celladın önünde. İnsanlık adına bu kıyıma son vermek için insan ve doğa severlerin uğraşı sürmektedir. Bu bölgede elde edilen elektrik kullanıcıya ulaştırılıncaya kadar %18inden fazlasını kaybetmektedir. (c) tüketim: Batı Avrupa ülkelerinin enerji tüketimlerinin %25inden fazlası rüzgar ve güneşten elde edilmektedir. Bu oran Türkiyede binde birin altındadır (Yılmazer, 2002). Geliştirilmemekte de işbirlikçilerin oyunu sürmektedir. 2. Enerji Türkiyede 1946 Recep Peker Hükümetiyle başlatılan ve Demokrat Partiyle hız kazandırılan Emperyalist istila yaşamın her kesitinde kendini göstermiştir. Bunlardan birisi de enerji sektöründedir. Yeni ve yenilenebilir (doğal çevrede enerji sağlayan) enerji teknolojileri; ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından sürekli engellenmiştir. Bu teknolojilerin başında; rüzgar türbinleri, fotovoltaik güneş güç santralları, jeotermal enerji, biyokütle güç santralları, yakıt hücreleri ve mikro türbinler gelmektedir. Bu teknolojiler nükleer ve fosil yakıt teknolojilerinden daha ucuza enerji üretebilmektedir. Bu bağlamda geliştirilen Enerji-Çevre-Ekonomi entegre uygulama önerileri (1992-2002) ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından geri çevrilmiştir. Oysa Fransa 5000 MW lık rüzgar çiftliği kurarken Almanya da elektriğinin %25ini rüzgar enerjisinden ve 100 bin çatıya yerleştirdiği güneş pillerinden sağlamaktadır. Amerika ise bir milyon çatıyı güneş panelleriyle kaplamıştır. Almanyanın 1986 yılında Türkiyeye sattığı eski tekstil teknolojisi, yenisinden 10 kat daha fazla enerji tüketmektedir. Benzer şekilde emperyalistlerin bize satmaya çalıştıkları nükleer santrallar tam bir katliam kaynağıdır. Oysa, Amerika 1978 yılından günümüze kadar tek bir nükleer santral kurmamıştır. Daha önce sipariş edilen 100 tanesinin de kurulmasını engellemiştir. Ayrıca, 11 adedini de kapatmıştır. Kapatmanın kurmaktan en az 8 kat daha pahalı olduğu bilinmektedir. Sadece Maine Yankee Reaktörünün kapatılması 2 milyar ABD $ını aşmıştır. Bize bu kıyım teknolojisini satıp daha sonra da çözüm önerileri satmanın planını yapan emperyalistler, ne yazık ki son yarım yüzyılda, ülkemizin yöneticilerini de belirlemişlerdir. Suç, emperyalistlerin değil, onlara kucak açan yerli işbirlikçilerindir. Gelecek 10 yılı kurtarmak için binlerce yıllık tarih ve kültür ile milyonlarca yıllık doğal kaynaklar ilkel baraj yöntemleriyle yok edilmektedir. Üstelik bunu yaparken Anayasayı da (Madde 44-45 ve 169) çiğnemişlerdir. Oysa; maliyet, emniyet, zaman ve estetik-çevre (MEZE), açısından 10 kat daha avantajlı olan Toriçelli (basınçlı boru) sistemi ilgili Devlet yetkilileri tarafından hala engellenmektedir. Enerjinin üretimi kadar dağıtımı ve tüketimi de önem taşımaktadır. Apartmanlarda su dağıtım isteminin basıncından elektrik üreten teknoloji 1970li yıllarda geliştirilmeye başlatılmıştır. Oysa Ülkemizde bu enerjinin milyonlarca katı gizilgüç içeren mikro türbünlü hidroelektrik santralları birer birer kapatılmıştır. Maliyet, emniyet, zaman ve estetik-çevre (MEZE) açısından karayollarına göre en az 30 kat daha üstün olan denizyolları taşımacılığının ulaşımdaki payı %20lerden %0.2ye indirilmiştir. Benzer şekilde, %85i yerli kaynaklardan sağlanabilen demiryollarının ulaşımdaki payı ise %40tan %4e indirilmiştir. Amerikada demiryollarının payı %37 iken Karayollarının payı %27dir. Türkiyede Karayollarının payı son yarım yüz yılda emperyalistlerin isteği üzerine %95e çıkarılmıştır. Oysa, ulaşım sistemleri birbirinin rakibi değil tamamlayıcısıdır. Emperyalistler, daha düne kadar demiryollarını komünist ülkelerin bir ulaşım sistemidir diyen bakan, başbakan ve cumhurbaşkanlarını iş başına getirmişlerdir. 1946da başlatılan ova ve orman katliamı anayasal suç işlenerek hala sürdürülmektedir. Çukurova, Ege ovaları, Kuzey Anadolu Fayı (KAF) ovaları ve ormanlar Anayasal suç işlenerek yapılaşmaya açılmıştır. Buna dur demek ve bu Ulusal servetlerimizi planlı bir şekilde geri kazanmak torunlarımıza karşı olmazsa olmaz bir görevdir. Dünyada ilk ve son kez olarak, tüm uyarılara karşın, bir üniversitenin çevre etki değerlendirme (ÇED) onayı da alınarak, 4 içme suyu barajının ortasından Ankara-İstanbul otoyolu geçirilmiştir. Bu yolun 250 kmsi KAFnın üzerine yerleştirilmiştir. Böylece, 1.5 saatlik hızlı tren projesini rafa kaldırılarak yılda 1.2 milyar dolar ulusal servetten çalınmaya başlanmıştır (Yılmazer, 2003a; 2003b). Daha da önemlisi, KAFın 12 milyon senede oluşturduğu ve ulusal servet değeri 200 milyar doların üzerinde olan birinci sınıf tarım ovaları (Düzce-Sakarya-Kocaeli) yok edilmiştir. Karadeniz sahillerini Anayasanın 43. maddesini çiğneyerek katledenler bölge ayrımı yapmamaktadırlar (Yılmazer, 2003c). Hasankeyf, Zeugma, Munzur ve diğer uluslararası mirasları korumak için ömrünün önemli bir bölümünü adayan yazar Karadenizlidir. Ülkenin her köşesi 1940dan günümüze emperyalistlerin ve yerli işbirlikçilerin saldırısı altındadır. Bunlara karşı örgütlüce durmak ve enerjinin her aşamasında bilimsel verileri egemen kılmak sadece yurttaşlık değil bir insanlık görevi olsa gerek. Türkiyede zemini en sağlam kent olan Tunceliyi Munzur ovasına (Şek. 1 – 2) indirmeye kalkan devlet yetkililerinin art niyetsiz olduğunu düşünmek iyimserlik olsa gerek. Munzur ovasını Uzunçayır barajıyla yok etmeye çalışanlar öncelikle valilik ve özel idare binalarını Munzur ovasına indirmişlerdir. Ovacık Erzincan Pülümür üçgeni içerisinde oluşacak 7 büyüklüğünde bir depremde eski Tuncelide hiçbir hasar oluşmayacaktır. Ancak, Munzur ovasında mal ve can kaybı için şimdiden endişelenmek yerinde olur (Yılmazer, 2002a; 2002b). 3. Munzur Yukarı Mezopotamya Uygarlığının geri kalan son halkası Munzur üzerinde (Şek. 3) gösterilen barajlar planlanmış ve uygulamaya geçilmiştir. Bunlardan Uzunçayır barajı Munzur ovasını ve ilgili anıtları bir daha görülmemek üzere önce su daha sonra da toprak altında bırakacaktır. Munzur un (Fıratın doğduğu Mercan dağı) gelinciklerini (Şek. 4) görmeyenler veya baksa da göremeyenler Munzurda işlenmek istenen cinayeti tanımlayamazlar. Emperyalist ülkelerin firmaları doğal ve kültürel mirasları yok etmekle kalmıyor yüksek faizlerle getirdikleri kredilerle de ülkenin geleceğini ipotek altına alıyorlar. Devlette süreklilik esastır gerici ilkesiyle ülkenin sömürgeleştirilmesine olanak sağlayanlar bu ülkede 40 yıl iktidarda kalmışlardır. Barajlar kralı unvanını da alan bu kişi belki bir gün her derenin üzerine bir baraj yaptırdığı ve demiryolu ve denizyolu taşımacılığını durduğu için toplumdan özür diler. Büyük baraj yerine v hidrolik biliminin kurucusu Galilenin öğrencisi Toriçelli ilkesi yaşama geçirilerek, v basınçlı boru sistemi, v basınçlı kanal sistemi, v aç-kapa yöntemi, v doğal ve/veya yapay anıtların olmadığı derin dereli yüksek tepeli yüzey şeklinin egemen olduğu kesimlerde başlangıcında enerji elde edip, akış aşağısında akış düzengeç ve/veya küçük barajlar yapılarak da daha fazla enerji elde edilebilmektedir. Bunun yanı sıra; rüzgar, güneş-bor-kristal üçlüsü, biyokütle ve biyogaz bölgenin elektrik gereksinimini fazlasıyla karşılayacak düzeydedir. Her akarsuyun üzerine bir baraj yaparak doğal ve tarihi zenginlikleri yok edenler bu ülkede daha ne kadar süreyle barajlar kıralı seçilecek bilinemiyor. Yukarı Mezopotamyanın doğal ve kültürel varlıkları, doğal olarak Dicle ve Fırat vadileri boyunca gelişmiştir. Burada yeşermiş olan 5000 yıllık medeniyetlerin kültürel ve tarihi miraslarını yok edenler (katledenler) Toriçelli sistemine ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesine kulaklarını ve gözlerini inatla kapatmışlardır. Bu kıyımlar sadece Doğu Anadoluda değil ülkenin her bölgesinde yapılmaktadır. Kızılırmak ovasında Obruk barajını kurarak Bayat-İskilip-Osmancık ovalarını yok edenler Anayasanın 43-45. maddelerini çiğneyerek Anayasal suç işlemektedirler. Benzer şekilde Birecik barajıyla Zeugmaya kıyıldı. Vahşi kapitalizmin ve onun yerli işbirlikçileri ülkenin her tarafında kıyımlarını sürdürüyor. Yortanlı barajıyla dünya mirasları harikası olan Allianoi yutulmak üzere. Yenilenebilir enerji kaynağı fazlası olan Anadoluda bu ulusal ve uluslar arası servetleri yok etmek, olsa olsa, bir katliam olarak tanımlanabilir. Barajlar kıralı olmayan ve Tuna ve Meriç dışında nehri de olmayan Bulgaristandan enerji alan barajlar kıralı öz eleştirisini hala yapmamıştır. Giderayak özeleştirisini yaparsa, hiç olmasa bundan böyle bu tür katliamlara son vermeye çalışanların önünü açmış olur. Keban barajının yapımı için harcanan parayla göletinde su tutabilmek için ulusal servetten çalınan paranın hesabını bilime karşı koyarak övünenler ödeyemez. Bu barajların altında kalan uluslararası mirasın ise bedeli rakamlarla anlatılamaz. Krallıkla yönetilen Nepalde bile bu tür kıyımlara izin verilmemekte ve öneri sistem (Toriçelli) ile sudan enerji elde edilmektedir. Konuyla ilgili açıklamalar kaynakçada sunulan kaynaklardan elde edilebilir. Yukarıda anlatılanların ışığında; Munzuru korumanın da bir insanlık görevi olduğu görülebilir (Şek. 5). 8.06.2003 Pazar günü Anakara – Hızlı tren projesi aldatmacası için temel atıldı. Ayrıntı Şek. 5te verildi. Munzurun 8 türbinin ürettiğinin 20 katı enerji Edirne – Ankara İstanbul Çukurova hızlı tren projemiz yaşama geçirildiğinde kazanılacaktır. Ancak, Iraka yapılan emperyalist saldırıyı destekleyen İspanya yönetimine 120 yıllık tren yolunun yamalanması hızlı tren projesi diye verildi

tr_TRTürkçe